06 Şubat 2016

Tipik Davutoğlu: Hayallerinin yeni sınavı

Güneydoğu’da terörü bitirmek üzere master eylem planı ama, aklı fikri hala Suriye’de

Ses tonu, üslubu, kullandığı sözcükler, kavramlar, her zamanki gibi, baştan sona hamaset, iddia ve abartmalarla dolu. Konu ne olursa olsun.

Ahmet Davutoğlu dün Mardin’de terörle mücadele ve sonrasında uygulanacak master eylem planını açıklıyor. “Yangın yerinde Gülistan inşa edeceğiz.”

Sen düzgün inşa ette de, adam gibi yaşanacak hale getir de, Gülistan’ı eksik kalsın, bölge halkı razı.

“Sur’u öyle inşa edeceğiz ki, bütün insanlık gelip ilham alacak.”

Sen yine düzgün oturulacak, ticaret yapılacak hale getir de, insanlık gelip, ilham almasa da, olur. İnsanlığın yüz yıllardır ilham aldığı yüzlerce uygar kent, köy ve yerleşim yeri var.
 

Suriye, Orta Doğu, Balkanlar
 

“Haseke’deki Kürt kardeşime, Halep’deki Arap kardeşime, Lazkiye’deki Türkmen kardeşime sesleniyorum. Hep birlikte yeni bir kardeşlik inşa edeceğiz.”

Lazkiye ve Halep gibi, yine bir Suriye kenti olan Haseke şu anda Kürt ve Şam rejimi taraftarlarıyla paylaşılmış durumda, zaman zaman da, IŞİD saldırıyor.

Güneydoğu’da terörü bitiriyor, kardeşliği kuruyor, eylem planına bir anda Suriye de giriyor.

Güneydoğu’da terörü bitirmek üzere master eylem planı ama, aklı fikri hala Suriye’de.

Mart 2011’de başlayan Suriye iç savaşı için beş yıldır söylediği hiç bir söz ve plan gerçekleşmiyor. Buna rağmen, iddialı ve abartılı sözlerden hiç vazgeçmiyor.

Ya Orta Doğu ve Balkanlar? Madem kardeşlik, hiç olmaz olur mu? Son maddede, “terörle mücadele eylem planı kapsamında kardeşliği Orta Doğu, Mezopotamya ve Balkanlara da taşıyacağını” söylüyor. Mezopotamya, yani Basra Körfezi’ne kadar iniyor.

Aslında on birinci maddeyi arıyorum, ama yok. Orta Asya, Uygur Türkleri, Macarlar, Finliler yok. Onların ne günahı var? Aynı ırktan geliyoruz ya. Aynı ırktan gelmesek de, hatta Eskimolar.

Tipik Davutoğlu.
 

Zaman ve maliyet
 

Abartma ve hayaller bir yana, eylem planı “vaatlerle” dolu. Aslında normal, yapılacakları söylüyor. Ancak;

  1. O vaatler ne zaman gerçekleşecek, hangisi hangi zamanda?
     
  2. O vaatler için ne kadar para harcanacak?
     
  3. Harcanacak paranın kaynağı nasıl sağlanacak?
     

Madem eylem planı, bunları somut olarak halka bildirmek zorunda. Halk ne zaman, ne olacağını bilsin ki, bu vaatlerin peşini bırakmasın, gerçekleşmesi yolunda hükümete her fırsatta hatırlatsın.
 

Dişe dokunur maddeler
 

Açıkladığı eylem planında pratikte dişe dokunur maddeler de var.

Kira yardımı, gençlik kampları, prim ve kredi borçlarının ertelenmesi, telafi edici eğitim, okul ve hastanelerin onarımı, yerel yönetimlerin yetkilerinin genişletilmesi, halk ile devlet arasında iletişimin sağlanması, halkın isteklerinin kaymakam ve valilere iletilerek, gereğinin yerine getirilmesi gibi.

Bunlardan bazılarının gerçekleşmesi için yine de terörün sona ermesi gerek. Terör devam ettiği sürece, diyelim ki, bir okul onarılıyor, ardından okula yeni bir saldırı olursa, onarımın anlamı kalmayacak.
 

Siyaset nerede?
 

Eylem planı içinde en hayati iki konu eksik. İlki şu.

Terör nasıl sona erecek? Terörün son bulması için hükümet ne gibi adımlar atacak?

Bu soruların eylem planında yanıtı yok.

Planda terörü sona erdirecek siyaset anlayışı eksik.

Bu eksiklik şu anlama geliyor, her fırsatta söylediği gibi, “terörle silahlı mücadele devam edecek.”

Madem masaya oturulmayacak, madem silaha silahla karşılık devam edecek, o zaman bu eylem planı nasıl uygulanacak?

 

Kardeşlik nerede?

 

“Kardeşlik projesi” diyor, Suriye’yi, Balkanları, Orta Doğu’yu unutmuyor.

Ama, HDP’yi unutuyor. İkinci hayati eksiklik burada.

Bölgenin bazı illerinde yüzde 75-80, hatta Şırnak’ta olduğu gibi yüzde 85 oranında oy alan HDP “kardeşlik projesi” dışında.

Meclis’te 59 milletvekili bulunan, Türkiye genelinde toplamda yüzde 10.8 oy alan HDP “kardeşlik projesi” dışında tutuluyorsa, bu “kardeşlik” nasıl gerçekleşecek?

Eylem planında buna ilişkin tek satır yok.
 

"Kak" Mesut


Madem Mezopotamya, o zaman Irak da giriyor eylem planına.

Kürtçe “Kak” ağabey, kardeş anlamına geliyor.

Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani hem kendi ülkesinde, hem de Irak dışında kendisine sempatiyle yaklaşanların dilinde “Kak Mesut” olarak anılıyor. Davutoğlu da, Barzani ile arası iyi ise, çünkü her zaman değil, ona “Kak Mesut” diye hitap ediyor, sarılıp öpüşüyorlar.

Eylem planı açıklamasından iki gün önce “Kak Mesut” bizimkinin hiç hoşuna gitmeyen bir söz söylüyor:

“Artık Kürdistan’ın ilan edilme zamanı geldi.”
 

"Ekonomik gerekçe geçersiz"
 

Uluslararası alanda bu sözün zamanlaması ile ilgili çeşitli yorumlar yapılırken, biri de “ekonomik” gerekçeye bağlanıyor.

Bağdat yönetimi uzun süredir Kuzey Irak’a para musluklarını kesiyor. Dünyada petrol fiyatları da düşünce, Kuzey Irak’taki Kürtlerin durumu iyice zorlaşıyor. Hatta, memur maaşlarını ödemede güçlükler doğuyor.

Bu doğru ama, gerçekçi değil. Kürdistan’ı ilan etmek isteği ile ekonomik güçlük arasında bağlantı kurmak zor. “Para yok, onun için Kürdistan’ı ilan etmek istiyor” gibi ortaya atılan mantık sakat.

Asıl mesele, elbette siyasi. Bir devlet kurmak. Kürdistan, Kürtlerin yüzyılları aşan hayali.


Bağımsızlık etkiler


“Kak Mesut” Washington’dan, Berlin’den, Brüksel’den sinyal alırsa, bağımsızlık referandumuna gitmesi işten değil. Al sana Mezopotamya.

Planın kapsamı, uygulaması bir yana, Kuzey Irak’ta Kürdistan’ın ilanı eylem planını derinden etkiler. Kardeşlik ne olur, kim bilir.

Bu dış etkenden ayrı olarak, planda iki olağanüstü eksiği tekrar tekrar vurgulamak gerek. Terörün silahlı mücadele dışında nasıl sona erdirileceği eksik, ayrıca HDP’nin dışlanması.

Türkiye’nin iç ve dış politikasına dönük hayallerinin hiç biri gerçekleşmeyen Davutoğlu şimdi eylem planında yeni bir sınavla karşı karşıya.

Yazarın Diğer Yazıları

Uçaktakilere küpe: Pınar Türenç bombaladı, Vali özür diledi

Vali Gül: "Sayın Bakanımız oradaydı, ben oradaydım, emniyet müdürümüz oradaydı, hiç kimse 'süpürün' diye talimat vermedi. Oldu mu böyle bir şey, bilmiyorum ama, olmuşsa maksadı aşmıştır, ben sizlerden özür diliyorum. Benim kapım sizlere 7 - 24 açıktır, ne zaman isterseniz görüşebiliriz"

Taksim yasağı 1 Mayıs yasağı değil!..

31 Mart seçimlerini genel olarak kaybetmenin hazımsızlığı var, derin yoksulluk ve ekonomik krizin hırçınlığı var, İktidarın sallandığı korkusu var...

"Hava kurşun gibi ağır", "demokratik ve sivil anayasa" mı!..

Sıkıyönetim ve OHAL'i andıran türde, 1 Mayıs'ın bir gün öncesinden her yer polis kaynarken... Anayasa Mahkemesi kararları uygulanmazken... Bir de demezler mi: "Demokratik ve sivil anayasa yapacağız!.."